Sevgili arkadaşlarım Sinem ve Behçet'in hediyesidir bu kitap. Kitabı ilk sosyal medyada görmüştüm genelde övülmüştü benim için ise ilk gördüğümde en dikkat çeken yanı kitabın kapağı. Bence çok hoş bir kapak.
Sonrasında 1881 adet özel basım kitabı saat 09:05'te 2500 TL satacağı duyuldu ve kısa bir sürede satıldı. Benim bu kitaba veya yazara karşı kişisel eleştirim burada başlıyor. Öncesinde hiç bir yere yardım olarak verilmeyecek buradan toplanan para, sonrasında köy okullarına yardım olarak verildiği söylendi. Yine de ben bu fiyat politikasını adetinin, dağıtım saatini güzel bulmadım. Yanmayan kefen satan, rüyada peygamberimizi gösteren terlik satan dinCİ'lerden ne farkı kaldı? Bu da Atatürk'ü sömürmekti bana göre.
Kitaba gelecek olursak köşe yazılarındaki dilini kullanarak yazılmış bir kitap. Ben daha farklı bir dil bekliyordum. Kitaba 10 yıl emek verdiğini söylemiş benim beklentimi artırmış olabilir. Kısa kısa cümleler, konudan konuya atlamalar, yeterli kaynak göstermeden yazılmış ve aynı sayfada bile kendi içinde çelişen cümleler var adeta duyduğu bir şeyi hemen yazmış gibi. Yine de kitap İlber Ortaylı'nın Atatürk kitabında çok daha güzel ve akıcı. Okurken sıkılmadım rahat okunuyor. Tüm eleştirilerime rağmen tavsiye ederim.
Kitaptan Alıntılar:
Eğlencenin çalışmak kadar önemli olduğunu ikisini birlikte götürmeyi başaranların medeni insan olduğunu söylüyordu.
Makbule'yi tarif ederken Fikriye'yi örnek gösteriyordu. Samsun'a çıktığımda benim hakkımda katli vaciptir dite idam fermanı verildiklerinde, tavsip etmediğim bi amel-i mandayla evlendi. Fikriye ise arkamdan geldi, her türlü tehlikeye göğüs gererek Ankara'ya bana ulaştı diyordu.
Latife çok erken kalkıyor, yerli yabancı gazeteleri okuyup notlar alıyor, ajans haberlerinden özet çıkartıyor sabah kahvesiyle birlikte Mustafa Kemal'e sunum yapıyordu. Yurt gezilerine eşlik ediyor, bağnazlığa karşı Anadolu kadınını yüreklendiriyor, yabancı diplomatlara ayrılan locadan TBMM oturumlarını izliyor, bazı keyifli akşamlar Mustafa Kemal'in sevdiği şarkıları piyanosuyla çalıyordu.
Sadece eş durumunda değil... Daima eşit durumdaydı.
Cumhuriyet fazilettir diyordu. Cumhuriye ahlaki fazilete dayanan bir idaredir. Sultanlık, korku ve tehdide dayanan bir idaredir. Cumhuriyet idaresi namuslu insanlar yetiştirir. Sultanlık ise korkuya ve tehdide dayandığı için korkak, alçak, sefil ve rezil insanlar yetiştirir. Aradaki fark bundan ibarettir. diyordu.
TBMM'nin bir anlamda temel taşı olan Hacı Bayram Camii, İstanbul'un fethinden çok önce 1427'de inşa edilmişti. Adını hemen bahçesindeki Hacı Bayram türbesinden alıyordu.(Hacı Bayram'ın güzel nasihatleri var)
Beğeni 7/10
Fiyat:16 TL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder